Sevgiden şefkat duygusuna…

1869

Kitap Satış Noktaları

İnsan yüreğinde şefkat dugyusunun inşa edilişi ve hayata etkisi…

3-Haziran-2007

Sevmek bazan uhuvvet(kardeşlik), bazan aşk, bazan da şefkat kıllığına girer. Sevgi çeşitlerı arasında en ulvisi şüphesiz şefkattır.

Şefkat Nedir ?

Sevmek bazan uhuvvet(kardeşlik), bazan aşk, bazan da şefkat kıllığına girer. Sevgi çeşitlerı arasında en ulvisi şüphesiz şefkattır. Şefkati tanımı itibarıyle diğer sevgi çeşitlerinden ayıran temel özellik karşılıksız oluşu ve merhamet boyutunu kuşanmış olmasıdır. Şefkat çok yüksek bir duygusal karater gerektirir. Şefkat hissedişinin zirvesinde olan insan da bu hissedişi yüzünden ya dünyanin en mesut insani olur ya da hayatı ve yaşamayı kendısıne zehir eder.Sevgi merkezli hislerin vücudun biokimyasal yapısında yaptığı değişikleri ortaya çıkarmaya dönük bir yığın araştırma yapılmış; dar anlamda beşeri sevginin, güven duygusunu artıran endorfin hormonu salgısını çoğalttığı, yüksek heyecan ve sevince yol açan emphetamin salgısını körüklediği gözlenmiştir. Los Angeles Psikiyatri Estitüsünden Mark Gaulstan’a göre, gerçek sevgi endorfin hormonuyla teessüs etmekte, hakiki Şefkat belirmekte, bu işte özellikle örnek olarak anne-çocuk ilişkilerinin Şefkat merkezli şekillenmesinde Oxytocin maddesinin geliştirdiği “bağlılık ve sokulma” duygusunun büyük rol oynadığı anlaşılmaktadır.(Hürriyet, 9.2.1993)
Mutluluk hissedişlerinin cismani bedende endorfin,emhetamin, Oxytocin gibi maddelerin salgılanmasıyla temsil edildikleri gerçek olmakla birlikte bu tür hissedişlerin temelde ruhi yönelimlerle yönetildiklerine ancak dışarıdan oluşturulan harici etki (hormon enjeksiyonu gibi) yoluyla da gerçekleşebileceği söylenebilir.
Sevgi temel başlığı altında uhuvvet, aşk, Şefkat gibi sevginin farklı boyutlarda şekillenmelerinden söz ettik. Boyutu ne olursa olsun, Bediuzzaman’ın da ifade ettiği gibi, sevgi kaynağını “kemal, lezzet ve menfaat” unsurlarından birlikte ya da tek tek alır.
Bu realiteden hareketle örneğin aşk ve Şefkati karşılaştırdığımızda aşkın birçok sınırlandırıcıyla karşılaştığını görürüz. Karşılık isteyen aşkta “lezzet ve menfaat” unsurları devamlılık ve şiddetlenme açısından ön plana çıkarlar. Bu iki unsurun yokluğu ya da eksikliği aşkın ölüm fermanını hazırlar. Bu yüzden uzun sürebilen özel sevgilerin temel kaynağı aşk değil Şefkattir. Çünkü aşık ya muhatabından beklediği “lezzet ve menfaat” boyutlu karşılığı görememekte ya da bu karşılık kendi hissedişine en azından denk gelememektedir. Oysa Şefkat hissedişinde karşılık beklenmemesi bu iki sınırlandırıcıdan gelebilecek her türlü engeli aşar. Öte landan Şefkatte “merhamet” unsurunun da mevcut olması onun sahibini başka hiçbir hissedişin yükseltemeyeceği mutluluk zirvelerine tırmandırır.
Acaba kendilerini çocuklarına duydukları şefkaatte kaybeden annelerin tattıkları mutluluk hissedişinden daha yükseklere tırmanabilenler var mıdır? Beşeri ilişkiler çerçevesinde yoktur şüphesiz. Ancak insan Şefkati sadece anne-çocuk ilişkisiyle sınırlayarak hayatı boyunca muhtaç olduğu yüksek huzurdan mahrum olmamalıdır. Çünkü 80 yaşında ihtiyarlardan 8 günlük bebeklere kadar bütün insanlar Şefkat edilmeye muhtaçtırlar ve Rablerinin engin Şefkati altında karşılıksız korunurlar.
Buraya kadar yapılan açıklamaları bir yana bırakarak Şefkatin maddi ve manevi neticelerinden bir kısmını şöyle sıralayabiliriz.

1.Şefkatten gelen mutluluk hissedişinin insan bünyesinin bio-kimyasal yapısında oluşturduğu sinirsel ortamda gerilimlerin yokluğu neticesinde stres mekanizmasnın devre dışı kalması dolaysıyla düşünce blokajının engellenmesi, hafıza netliği, sistemleri sağlam çalışan bir vücut ve daha birbiriyle dolaylı yollarla bağlantılı birçok maddi netice ortaya çıkar.

2.Şefkat sadece vermektir.Mutluluk üzerinde yazılan bütün kitaplar veren olmanın getirdği güven ve saadeti çok işlerler. Neden dostunuza hediye aldığınızda, midesi ağrıyan bir hastayı sevindirdiiğinizde muhtaç bir dilenciye yardım ettiğinizde mutlu olursunuz? İşte Şefkat (yani vermek) bu duyğunun derecesiyle orantılı olarak insanı sevinçlere boğar. Ancak Şefkatin diğer bütün vermeklerden farkı hem Şefkat edende hem de Şefkat edilende güven duygusunu tesis etmesidir. Diğer vermek türlerinde “acaba karşılığında ne istiyor veya ne vermm gerekir” gibi bir endişe ve arayış her zaman vardır.

3.Şefkati ustün kılan bir başka özellik te karşılıksız olduğu için, diğer sevgi türlerinde olduğu gibi, karşılık verilmemesi ya da karşılığın eksik olmasından doğabilecek har türlü tatmensizlik faktöründen, engelleyiciden sıyrılabilmesidir. Aşık olan kişi bu engelleyiciler yüzünden birgün mahbubunu öldürebilir bile. Ama Şefkatle seven sevdiğinin Şefkate zerre kadar liyakati olmasa bile tırnağının dahi incinmesine razı olmaz. Adeta şartlar zorlarsa “Ben ızdırabımdan ölmeye razıyım. Ona birşey olmasın” der.

4.Şefkat, Şefkat duyulanlarda şiddetli bir güvenme ve sığınma iştiyakı körükler. Çoçuk en büyük mutlluğu Şefkatli annesinin kucağında tadar. Herhalde siz de seze Şefkatle seven büyüklerinizin etrafında heyecanla pervane oldunuz.. Bunun ne kadar güven verdiğini bilirsiniz. Şefkatın ailevi ve sosyal birlikteliğin ya da manevi anlamda cemaatleşme ve cemiyetleşmenin en etkili harcı olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.

5. Bir Fransız atasözü “İnsan her zaman çocuktur” der. Her zaman çocuk olan, en kendine güvenen katı yürekli insan bu raliteyi inkar etmemeli. İnsan Şefkate muhtaçtır. Şefkatten mahrum oluş yüzünden sosyal hayatta ard arda yükselen canavarlıkları biliyorsunuz. Dolaysıyla Şefkat sosyal bir teskiniyet vasıtasıdır da.

Bu ve benzeri yüksek neticeleri geliştirebilmeye müstaid olan Şefkat hatalı kullanıldığında ise ne yazık ki aşktan da uhuvvetten dekalleş ve kahredici olur. Şefkatin yanlış kullanımı hakkında Bediuzzaman “Şefkat acz yüzünden belalı bir hırkat olur” Yani sahibini ateşler içerisinde yakar, der. Şefkat Allah’a iman ve itimadı olmayan, ahırete inanmayan ya da merhameti Allah’ın merhametinden ileri ve öne süren insan için kahredicidir. Böyle bir Şefkat sahibi erir, solar, tükenir, biter, yok olur.

Şefkatli insanların hayatı Şefkat kabiliyetini yeterince inkişaf ettirmemiş insanlar kadar basit değildir. Onlan kendilerini mutluluğun zirvesine tırmandıracak bir kapıyı önlerinde açık tutarlar ama hayatlarını zehir edecek tehlikelerle de boğuşmak zorundadırlar. İnsanlar tercihlerinde hürdürler.
Muhammed Bozdağ